Bir Portekiz atasözü "Tanrı eğri satırlarla doğru yazar" der. Daha anlaşılır bir biçimde söylemek gerekirse yaşamdaki en tuhaf olayların bile mutlaka bir anlamı vardır…
Tarihte, sonuçları dünyanın çehresini değiştiren bu tür büyük yanlışlardan milyonlarca bulmak mümkün. Ama biz burada en önemli gördüğümüz üç tanesini vermekle yetineceğiz.
Kristof Kolomb'unki herkesçe bilinen hikayedir. Kolomb dünyanın yuvarlak olduğunu düşünüyordu -ki bunda "haklıydı". Asya'nın tahmin edilenden daha büyük olduğunu düşünüyordu ve bunda da "hatalıydı".
Kolomb, Hamilerinin verdikleri mektupları cebine koyarak Cipangu (Japonya) ve Cathay'a (Çin) ulaşmak üzere ama doğuya değil "batıya" doğru yelken açtı. Asya'nın doğu kıyıları yerine Amerika kıtasına vardı. Bulduğu yerin yeni bir kıta olduğunu ise asla öğrenemedi. Bu kıtaya 'Amerika' adı verilmeden bir yıl önce 1506'da öldü.
1507'de bu kıta ilk kez haritalarda 'Amerika' adıyla yerini aldı. Amerika adının verilmesinde ise kıtayı Kolomb'tan önce keşfettiğini iddia eden ama büyük ihtimalle yalan söyleyen Amerigo Vespucci'nin payı -pek haklı bir pay olmasa da- tartışılmaz. Böylelikle Kolomb'un yanlış düşüncesi onun yeni bir kıtayı keşfetmesiyle sonuçlandı.
Bir başka yararlı hata ise V.I. Lenin'in 1917 yılında Bolşevik İhtilali'ni yapmasıydı. Bolşevik İhtilali'nin Rusya'ya bir yararı dokunduğu söylenemez. Ama Avrupa ve dünya için çok yararı olmuştur bu ihtilalin.
1.Dünya Savaşı sürerken Rusları kendi saflarında tutmak için Fransızlar ve İngilizler Çar'a Doğu Avrupa ile Türkiye topraklarının büyük bir kısmını vereceklerini vaat etmek zorunda kalmışlardı. Ancak Komünist Devrimi ile birlikte bu vaadin de bir geçerliliği kalmadı.
Eğer ki Ruslar savaşta biraz daha kalmış olsalardı muzaffer ittifak devletleri saflarında yer almış olacaklardı. Bu durumda da Fransa ve İngiltere, Avrupa kıtasının doğu yarısının neredeyse tamamını yönetimi altına almış durumdaki bir Rusya ile masaya oturmak mecburiyetinde kalacaktı. Oysa 1945 yılına kadar komünizm Sovyetler Birliği ve Moğolistan'ın bir bölümü dışında yayılma olanağı bulamadı.
Eğer Komünist Devrim Almanya'da başarıya ulaşsaydı (Almanların olağanüstü disiplinleri, enerjisi ve Avrupa çapında ellerinde bulundurdukları liderlik vasıfları sayesinde) buradan tüm Avrupa'ya ve daha sonra da tüm dünyaya yayılması hiç de zor olmayacaktı.
Komünizmin Rusya gibi uzak bir ülkede hapsedilmiş olması sonunun hazırlanmasında en önemli faktör oldu…
Ve şampanya…
İnsanlık şampanya ile bir başka hayırlı yanlışlık sonucunda tanıştı. Hikayeye göre 1680'lerde Fransa'nın Champagne bölgesindeki karanlık ve rutubetli mahzenlerden birine inen biri, rasgele bir şarap şişesini eline aldı; mantarı çıkarıp şişedeki şarabın mayalanma aşamasında olduğunu gördü ve mantarı yeniden şişenin ağzına kapattı.
Daha sonra biri daha (belki de aynı kişi) aynı şişeyi eline aldı ancak yarısına kadar açıp şişenin daha önce açılmış ve kontrol edilmiş olduğunu anlayıp mantarı yerine oturttu.
Şişe üçüncü kez açıldığında ise insanlığın karşısında, büyük bir keşif duruyordu: Şampanya! Şişeyi açan kişinin 1638-1715 tarihleri arasında yaşamış keşiş Dom Perignon olduğuna inanıldı.
Daha önce de köpüren şaraplar yok değildi ama hiç biri şampanyanın evsafının yanına yaklaşamıyordu.
Uzun bir süre Fransızlar şampanyaya küçümseyen bir tavırla yaklaştılar. Şampanyayı bugünkü ününe kavuşturan ise İngilizler ve Ruslar oldu.
John Lukacs-Tarihçi (The NY Times'dan alınmıştır)