Güzüm Anne Düşüyorum
Hala o eski deli cocugu oynuyorum
Sinifin en önünde cetvelle dayak yiyorum
Ve yine her seferinde alay edercesine gülüyorum
Ben hep o eski cocugu oynuyorum
Saat 14 metrosunda
Her gün gördügüm yasli teyzeye bilerek yol vermiyorum
Ve hergün ben o eski cocugu oynuyorum
Aynı köşe başında hala
Yalın ayak bi topun peşinde terli öylesine hoyrat
Yorgunum anne cok yorgunum
Hala o eskimiş sokaktayım
Üstü kararmış lekeli ellerde kaybolan
Hala cocukluğumun tılsımı var yüzümde
Geceden kalma
Ayyaş narası genç rüzgarlar
Hala o dağınık gündeyim
Sen toplardın anne ben dağıtırdım
Sen toplardın ben dağılırdım
Dağıldıkca karardı günlerim sonrasımı
Ne sen ne babam öylesine işte vurgun caldı
Hala neden agladigimi bilmedigim o istanbul sarkisinda agliyorum
Ve yine o cocukluk günlerimi oynuyorum
Anne ben ölüyorum idam mangası var sabahımda
Saclarıma ak düşmedi sevilmedim ölesiye doyamadım belkide
Gözlerimin ferinde gecen sessiz filmlerin döngüsü
Boş koridorlara cağırıyolar beni
Kelepceli ellerim
Anne ben ölüyorum ne senden önce ne sende sonra
Verdiğin simidin paylaştığımız parcasıyım ben hala
Gittiğin günki sarkıyım ben anne ellerindeki vedayım
Yağmura koşan ıslandıkca kanayan kanadıkca ağlayan
Diz üstü kapaklanan o elin coculuğuyum ben anne
Kırık dökük bi atın yelkisinde öylesine savruldum
Savrukca döküldüm düştüm anne düştüm
Sigaramın ateşinde yandım külünde öldüm
Hala bitiremediğim hikayeyim anne
Doğacak sabaha gidiyorum sessizce
Bir avuç toprak var gögsümde sendenn kalan sen kokan
Adı olmayan bi şarkının melodileriyim şimdi
Gurbetim anne
İşte geldim başucunda seni uyandırmak için uyuyorum anne
Üşüyorum bi parca toprak geceden sakla beni
Güzüm anne düşüyorum